Güncel Amasya Sitesi

amasya tamimi

 

BAĞIMSIZLIK KIVILCIMI AMASYA TAMİMİ


Birinci Dünya Savaşı'na Almanya ve müttefikleri safında katılan Osmanlı Devleti yenilgiyi kabul ederek, İngiltere ve müttefikleriyle 30 Ekim 1918'de Mondoros Mütarekesini imzalamıştır. İtilaf devletleri, aralarında yaptıkları gizli anlaşmalara göre kendilerine düşen payı almak için derhal harekete geçerek, mütareke şartlarına aykırı olmasına karşın, Osmanlı topraklarını işgal etmeye başlamışlardı. 15 Mayıs 1919'da İzmir'in işgaline kadar Fransızlar, İngilizler, Yunalılar ve İtalyanlar Anadolu'nun çeşitli bölgelerini işgal etmişlerdi bile.

İşgallerin yanı sıra, azınlıkların çalışmaları da gittikçe yoğunlaştı. Ermeniler Paris Barış Konferansı'nda bir muhtıra sunarak Doğu Anadolu'nda bazı bölgelerin kendilerine verilmesini istediler ve bu istekleri İtilaf Devletleri tarafından kabul gördü. Rumlar da Osmanlı Devleti toprakları üzerinde yeni bir devlet kurmak amacıyla "Pontus Cemiyeti"ni kurmuş, faaliyetlerini artırmışlardı.

13 Kasım 1918'de Yıldırım Orduları Grup kumandanlığından istifa eden Mustafa Kemal Paşa, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgalinin ertesi günü, maiyetiyle birlikte İstanbul'dan ayrılıp 19 Mayıs'ta Samsun'a çıktı. 9. Ordu Müfettişliğine geniş yetkilerle tayin edilmişti. Resmi görevi, yerli Rumların Karadeniz bölgesinde çıkardıkları karışıklığa son vermek ve böylece İngiltere'nin, Mondoros mütarekesinin 7. maddesine dayanarak bölgeyi işgal etmesini engellemekti.

Mustafa Kemal Paşa, Samsun'da kaldığı süre içerisinde Erzurum'daki On Beşinci Kolordu Komutanlığı ve Ankara'da bulunan ve Ali Fuat Paşa tarafından kumanda edilen 20. Kolordu ile ülkenin içinde bulunduğu durum hakkında telgraflaşıyordu.

Paşa Samsun'da fazla kalmadı, Havza'ya geçti. Havza'nın ileri gelenleri kendisini ziyarete geldiğinde onlarla şöyle konuştu: "Düşmanın niyeti bizi mezarımıza diri diri gömmektir. Şimdi, çukurun tam kenarında bulunuyoruz. Fakat son bir gayretle toparlanırsak, kendimizi kurtarmak mümkündür. Zaten başka türlü de avdet (dönmek) imkanı yoktur."

Mustafa Kemal 12 Haziran'da Amasya'ya geçti. Burada eski Bahriye Nazırı Rauf Bey; 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa ve 3. Kolordu Kumandanı Refet Bey ile buluşup toplantılar yaptı. Görüşmeler, Saraydüzü Kışlasında yapılıyordu. 12. Kolordu Kumandanı Mersinli Cemal ve 15. Kolordu Kumandanı Kâzım Karabekir Paşa'ların da görüşleri alındıktan sonra bazı düzeltmelere uğrayan metin, 21/22 Haziran gecesindeki son toplantıda kesin şeklini aldı. Bu "Amasya Kararları" ertesi gün, yani 22 Haziran 1919'da asker ve sivil ilgililere telgrafla bildirildi

"En gönülden ve coşkun karşılama Amasya'da oldu. Başlarında Müftü Efendi'nin olduğu beldenin mümtaz heyeti bizi şehrin dışında karşıladı. Bu merasim Paşa'nın gözlerini yaşarttı. Müftü Efendi itimat telkin eden beşuş ve nurani çehresiyle ilerleyerek Paşa'ya yüksek sedâ ile: "Paşam... Bütün Amasya emrinizdedir, Gazânız mübarek olsun!" dedi. Asla beklemediğimiz bu hitap aynı zamanda istikbalin teşhisi idi."

(9. Ordu Erkan-ı Harbiye Binbaşı Hüsrev Bey)

AMASYA TAMİMİ

Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. İstanbul’daki hükümet, üzerine aldığı sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir.

Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

Milletin durumunu ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir. Anadolu’nun her yönden en güvenli yeri olan Sivas’ta ulusal bir kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için bütün illerin her sancağından, halkın güvenini kazanmış üç delegenin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her olasılığa karşı bu iş, ulusal bir sır gibi tutulmalı ve delegeler gereken yerlere kimliklerini gizleyerek gelmelidirler.

Doğu illeri adına 10 Temmuz’da Erzurum’da toplanması gereken kongre için sözü geçen vilayetlerin Müdaffa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinden seçilmiş üyeler zaten Erzurum’a doğru yola çıkarılmışlardır. O vakte kadar diğer vilayetlerimizin temsilcileri de Sivas’a geleceklerinden Erzurum Kongresi’nin üyeleri belirlenecek zamanda genel toplantıya katılmak üzere Sivas’a hareket edecektir.

Askeri ve sivil kuruluşlar hiçbir surette kaldırılmayacaktır. Kumanda hiçbir şekilde terk edilmeyecektir. Vatanın herhangi bir tarafından yeniden yapılacak düşman işgal hareketleri bütün orduyu ilgilendirecek ve meydana gelen duruma göre memleketin savunmasına birlikte girişilecektir. Bu sebeple komutanlar derhal birbirlerini haberdar edeceklerdir.

Silah ve savaş malzemesi kesinlikle elden çıkarılmayacaktır.

Mustafa Kemal



AMASYA TAMİMİNİN ÖNEMİ

Amasya Tamiminin birinci maddesinde önce durum tespiti yapılır: "Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir." Sonra kurtuluş çaresi gösterilir: "Her türlü etkiden ve denetimden kurtulmuş ulusal bir kurulun varlığı çok gereklidir." Nihayet uygulama kararı alınır: "Sivas’ta ulusal bir kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılmıştır."

Adı geçen kararlarda vatan bütünlüğünün korunması gereği üzerinde de durulmuştur. Gerçekten 6. maddede yer alan "Vatanın herhangi bir tarafından yeniden yapılacak düşman işgal hareketleri bütün orduyu ilgilendirecek ve meydana gelen duruma göre memleketin savunmasına birlikte girişilecektir" cümlesi bunu doğrular.

Amasya kararlarında merkezi hükümete isyan da söz konusudur. Çünkü 6. maddede şu ibare yer alır: "Askeri ve sivil kuruluşlar hiçbir surette kaldırılmayacaktır." Demek ki, bu hususlarda İstanbul'dan gelen emirler dinlenmeyecektir. Bu ise düpedüz isyandır.

"İstanbul Padişah'ın, Amasya ise Şehzadelerin karargâhı idi. Padişah öldüğü ya da tahtı bıraktığı zaman, yani İstanbul'daki üstün irade sükut ettiğinde onun yerini Amasya'da oturan şehzadenin iradesi alırdı. Bu yüzden Mustafa Kemal'in İstiklal Beyannamesini şehzadeler şehri ve önemli bir kültür merkezi olarak tarihimizde yerini alan Amasya'da ilan etmesi mânidardır.

1919'da İstanbul'da hem padişah iradesi hem de Osmanlı iradesi sükût etmiştir. İşte Amasya'da Amasya Tamimi ile, Osmanlı iradesinin yerini Türk Milletinin milli iradesinin, padişahın iradesinin yerini de milletin şehzadesi ve milli iradenin sembolü olan Mustafa Kemal'in iradesinin aldığı ilan ediliyordu."

(Prof. Dr. Bayram KODAMAN)

Kayda değer bir başka nokta, Osmanlı Devleti'nin Müttefiklerle imzaladığı Mondros Mütarekesinin tanınmamasıdır. Zira, 6. maddenin "Silah ve savaş malzemesi kesinlikle elden çıkarılmayacaktır" şeklindeki son cümlesi, mütarekenin 20. maddesine ters düşmektedir.

Sitemizi Facebook'ta Paylaş _____________________________________ e-Amasya.Tr.GG / Aylık Yüzlerce Ziyaretçi Destekleriniz İçin Teşekkürler... _____________________________________
e-BÜLTEN 'e Kayıt Olmadınız Mı ? tıklayın...




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol